Ana içeriğe atla

Shincheonji ve Platon'un Mağarası

 Shincheonji üyelerinin kendilerini anlatan sosyal medya paylaşımlarına hayret ediyorum. Burada anlatılan ''göremeyen adam'' ve ''platon mağarası'' benzetmelerinin Scj müritlerini tanımladığını görebilmeleri için daha ne olması gerekiyor? 
 Aramaktan vazgeçen sizken neden başkalarına ''vazgeçmeyin'' diyorsunuz? 
 Sorgulamayı kendiniz bırakmadınız mı? 
 Platon'un sürü psikolojisi, karanlığa alışmış gözler birebir Shincheonji'yi anlatırken nasıl olur da bu örneklerle başkalarının size katılmasını teklif edebilirsiniz? 
 ''Küçük mağaranızdan'' çıkıp ne zaman aldatıldığınızı farkedeceksiniz?
 Neden bütün dünyayı görmüş, bütün dinleri ve öğretileri hatmetmiş gibi sadece kendiniz doğruymuş gibi davranıyorsunuz? 
 Sadece size anlatılanları kabullenip başka kimseyi dinlemeden, orada anlatılanların gerçekliğini araştırmadan bir insanın peşinden körü körüne gidiyordunuz?


FİL VE GÖREMEYEN ADAMLAR

Kimine göre, fil yılan gibi bir canlıdır. Kimine göre, her yeri kemik gibi sert, kusursuz ağacımsı bir şey.
Gerçekleri kavrayabilmek için öncelikle resmin tamamını, şöyle biraz uzaklaşıp görmeye çalışmalıdır. Tabi gözleriniz açık, uyanık ve dikkatli de olmak şartıyla!

Çıplak gerçek, orada öylece, tüm açıklığı ile de dursa, siz gerekli donanıma sahip değilseniz olanı değil, kendi gerçekliğinizi algılarsınız. Eğer bir konu ile ilgileniyorsanız, o konu hakkında araştırma yapın. Bildiğinizi sandığınız noktadan yola çıkıp bilmediklerinizi öğrendikçe, başlangıç noktanızın çok geride kaldığını anlayabilirsiniz. Aradığınız gerçek, belki de başlangıçta sandığınızdan çok daha farklıdır.
Aramazsanız, gerçeği bulamazsınız. Dokunma mesafesinde olsa bile, farkına varamayabilirsiniz.
Bunu, özellikle çok bildiğinizi sandığınız konularda ateşli nutuklar atarken aklınıza getirin. O söyledikleriniz belki de sadece sizin algılama kapasitenizle varabildiğiniz kendi gerçeğinizdir.
Aramaktan vazgeçmeyin!


PLATON'UN MAĞARA BENZETMESİ
 Platon bu benzetmede 3 tip insanı anlatmaktadır. Kısaca açıklayacak olursak mağara, toplumu temsil eder. Zincir, bireyi sınırlandıran toplum kurallarıdır. Gölgeler, toplum tarafından benimsenmiş, sorgulanmamış doğrulardır.
Zincirlenmiş esirler ise, toplumun parçası olan, farkındalığı gelişmemiş bireyi temsil eder. Bu esirler, mağara duvarında gördükleri gölgelerle yetinir, gerçeği hiç sorgulamaz, merak etmez.
 Platon’a göre sorgulayan birey, zincirlerini kırıp gerçekleri görebilen ve mağaraya geri dönüp zincirlenmiş insanlara gördüklerini anlatan, onları inandırmaya çalışan insandır.
Fakat karanlığa alışan gözler, ışığa kolay kolay bakamaz. Acı duyar ve tekrar karanlığa dönmek ister. Gerçek ışığa alışması zaman alır, cesaret ve kararlılık ister.
Yüzyıllar önce yapılan bir benzetmenin, günümüz toplumunu birebir anlatıyor olması son derece düşündürücüdür. Sürü psikolojisiyle hareket eden, gerçeği görmek yerine kendisine gösterilenlerle  yetinen bireyler “Mağara Benzetmesi”nin yüzyıllarca daha devam edeceğinin garantisidir. Peki siz bu bireylerden hangisisiniz? :)



Yorumlar

Yorum Gönder